Tamamı Türk malı cihazlarla bilimin tarihi yeniden yazılacak.
Tamamı Türk malı cihazlarla bilimin tarihi yeniden yazılacak. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) KOSGEB Teknoloji Geliştirme Merkezi Müdürlüğü'nce yürütülen bu icatlar sayesinde yer altındaki cisimler artık bilgisayar ortamında görülebilecek.
Memedeki kanserli tümör henüz 1 milimetre büyüklüğündeyken tespit edilip kanserden ölümler azalacak. Görüntü ve çevre kirliliği ile etrafa yayılan radyosyonun etkileri bu yeni buluşlar sayesinde minumum seviyeye indirilecek. İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Elektrik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi, Prof. Dr. İbrahim Akduman meme kanseriyle ilgili devrim gibi bir buluşa imza attıklarını söyledi.
Tetkikler can acıtmayacak
Geliştirdikleri cihazın göğüs kanserinde erken teşhis için büyük önem taşıdığını söyleyen Akduman çalışmalarını şöyle anlattı: "Kanserli tümörü tespit etmek için günümüzde kullanılan mamografi cihazları 8 mm'den ufak parçaları görüntülemiyor. Bizim cihazlarımız ise 1 mm'ye kadar olan parçaları bile görüyor. Bütün tetkikler de hastaya dokunmadan ve canını acıtmadan yapılacak. Ayrıca bu cihazlar X ışını verdiği için radyasyon yayıyor. Bizim cihazımız ise ancak cep telefonunun yaydığı elektromanyetik dalgaları kadar radyasyon yayıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bunu başarabilen bir ekip yok. Bırakın 8 mm' yi, 5 mm' yi yakalamak bile o kişiye 5 yıl kazandırmanız demek" diye konuştu.
Yer altındaki her şeyi görüyor
Gömülü cisimler üzerinde de yeni teknolojiler ürettiklerini söyleyen Akduman, başta mayın olmak üzere yeraltındaki birçok cismi bilgisayar ortamında görüntüleyebildiklerini söyledi. Akduman, "Yaptığımız mayın dedeksiyon sitemi ile gömülü mayınları havadan bilgisayara aktararak görüyoruz. Bunun yanında yer altındaki boru, boruda bir çatlak ya da bir petrol rezervi her ne varsa onu da öğreniyoruz. Daha da önemlisi bir oda düşünün. Duvarın arkasını görüntülemek istiyorsunuz ama buradan göremiyorsunuz. Biz bunu da başarıyoruz" dedi.
RADYASYON oranı azalacak
20 yıldır anten tasarımıyla ilgilenen ICHS Haberleşme ve Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Dr. Cahit Karakuş ise Geliştirdiğimiz nano anten teknolojisi sayesinde, GSM operatörlerinin kullandığı, wi-fi, GSM 900, GSM 1800, 3G antenleri tek sistemde toplanabileceğini ileri sürdü. "Baz istasyonlarında kullanılan antenler konusunda önemli bir yol kat ettik" diyen Karakuş, şöyle devam etti: Çevre kirliliği engellenecek "3G teknolojisi geliştikçe operatörlerin kullandığı anten sayısı da artacak. Baz istasyonlarında antenlerin boyutları 1 veya 2 metre iken 40 cm ve daha aşağıya indirmiş olduk. Tamamen bize ait olan bu yeni teknolojiyle antenlerin boyutlarını düşürdük. Bu sayede görüntü ve çevre kirliliği engellenecek. Etrafa yayılan radyasyonun etkileri de azalacak. Bunların tasarımında sıkıntılar yaşanıyor. Hepsi yurtdışından geliyor ve maliyeti oldukça fazla oluyor. Biz bu maliyeti yarıya indiriyoruz."
DOĞUDA MAYIN KALMAYACAK
Prof. Akduman, yeni geliştirilen bu yöntemin mevcut arama sistemlerine göre çok daha önemli özelliklere sahip olduğunu belirterek, doğudaki mayınların temizlenmesi için yabancı şirketlere ihale edilmesine gerek kalmadığının altını çizdi. Akduman şöyle devam etti: "Dedeksiyonla ilgili olan sorunu çözdük. Bu ister plastik ister metalik olsun her cismi en ince detaylarına kadar görebiliyoruz. Hata oranı da Mevcut mayın arama yöntemlerine göre oldukça aşağıda. Günümüzde kullanılan sistemlerde yanılma payı yüzde 40 ve üzerindeyken bizim ürettiğimiz sistemlerle bu oran yüzde 5'lere kadar iniyor."
Yıldız Teknik Üniversitesi'nden iki araştırmacı, Ekvator bölgesinde yaşayan bir kurbağanın derisinden elde edilen iki molekülü sentezleyerek, parkinson, alzheimer ve şizofreni hastalığına yüzde yüz etkili olabilecek bir ilaç üzerinde çalışıyor
Yıldız Teknik Üniversitesi Organik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nüket Öcal ile Doç. Dr. Çiğdem Yolaçan, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİ- TAK) desteğiyle, bugüne kadar çaresi bulunamayan alzheimer, parkinson ve şizofreni hastalıklarını yüzde yüz tedavi edebilecek ilaç sentezleri üzerinde araştırma yürütüyor. Doktora öğrencisi İrem Kulu ile yüksek lisans öğrencisi Aslı Köprüceli'nin de yer aldığı projede, 18 yıl önce Ekvator bölgesindeki "Ecuadorian" denilen kurbağa cinsinin derisinde saptanan maddenin, ağrı kesicilerden 200 kat etkili bir ilaç haline getirilmesi hedefleniyor. Bu amaçla, zehiri nedeniyle yararlanılamayan "Epibatidin" maddesi yerine, "Epiboksidin" ve "Tandospiron" adlı, daha etkin iki molekülün türevlerinden ilaç üretilmesine çalışılıyor.
'DÜNYADA İLK OLACAK'
Hastalık üzerinde daha etkili ve içeriğinde zehir bulunmayan yeni türevler keşfetmek için deneyler yapan araştırma ekibi, bu yılın dünyada "kimya yılı" olarak kutlanması nedeniyle çalışmalarını hızlandırdı. 2012'de tamamlanacak projenin fikir babası Prof. Dr. Öcal'a göre, bir yılda ciddi ilerlemeler kaydedildi. Kurbağanın üzerinden izole edilen molekül yapısı temel alınarak, dünya literatürüne girecek yeni biyoaktif moleküller bulduklarını belirten Öcal, "Şu ana kadar elde ettiğimiz sentezlerin önemi, toksik (zehirli) olmamaları. Elde ettiğimiz zehirsiz türevler, dünyada ilk olacak" dedi.
TÜBERKÜLOZA ETKİLİ OLDU
Öcal,sonuçları test için Amerika'da bir firmaya gönderdiklerini belirterek, "Türevlerin zehirli olmadıkları anlaşılınca firma ücretsiz olarak tüberküloz üzerinde etkili olup olmadığını test etti. Sonuç pozitif çıktı. Sentezlerimizin tüberküloza karşı yüzde yüz etkili olduğu denenmiş oldu" diye konuştu. Bundan sonra bulunan sentezin sinir sistemi üzerindeki etkilerine yoğunlaşacaklarını belirten Prof. Dr. Öcal, "Bunun için eczacı ve tıp doktorlarından oluşan bir grubun desteğini arıyoruz. Çalışmamızın dünya literatürüne ilaç olarak girmesini istiyoruz. Bulacağımız maddelerin etkin olacağına inanıyoruz" dedi. Dünyada 26 milyon alzheimer, 6 milyon parkinson hastası bulunuyor. Türkiye'de ise 345 bin alzheimer, 120 bin parkinson, 600 bin civarında şizofreni hastası var.
'LİTERATÜRE GİRECEĞİZ'
Prof Dr. Nüket Öcal ve Doç Dr. Çiğdem Yolaçan başkanlığındaki ekip buluşla dünya literatürüne girmeyi hedefliyor.
200 KAT ETKİLİ
"Ecuadorian" kurbağanın derisinden elde edilen maddenin, normal ağrı kesicilerden 200 kat etkili olacağı öngörülüyor.
---------- Sonra gönderilen Saat 23:26 ---------- İlk önce gönderilen Saat 23:26 ----------
Türk projesi Intel’in girişimcilik yarışmasında boy gösterecek...
Koç üniversitesi mezunları tarafından kurulan İletken Technologies adlı genç şirket, kendi ürettiği ödüllü tavsiye sistemi ile ABD’de düzenlenen Intel Berkeley Technology Entrepreneurship Challenge” adlı yarışmada Türkiye’yi temsil edecek.
Intel tarafından girişimciliği desteklemek amacıyla her yıl Berkeley Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen “Intel Berkeley Technology Entrepreneurship Challenge” Yarışması, bu yıl 16-18 Kasım tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenecek. Intel Berkeley Technology Entrepreneurship yarışması, Intel’in üniversite öğrencilerinin girişimcilik konusunda kendilerini geliştirmelerini sağlamak amacıyla yürütülen Intel Challenge programı kapsamında düzenlenen bölgesel yarışmalarda birinci olan ve projeleri bir araya getiriyor. Intel tarafından Avrupa genelinde düzenlenen “Intel Challenge EU 2010” yarışmasında Türkiye’de birinci ve Avrupa’da üçüncü seçilerek yarışmaya katılmaya hak kazanan İletken adlı genç yazılım şirketi yarışmada birincilik için mücadele edecek. Yarışmada birinci olacak projenin sahipleri, 25 bin dolar nakit ödül ve CEO Zirvesi’ne davet kazanacak.
Koç Üniversitesi mezunları tarafından kurulan İletken, internet'in geleceğine yön verecek en önemli teknolojiler arasında gösterilen kişiselleştirme üzerine çalışan genç bir yazılım firması. İletken’in kurucuları, kişiselleştirme teknolojileri ve tavsiye sistemini öğrencilik yıllarında geliştirmeye başladı ve bu alanda yaptıkları akademik çalışmalarla bugüne kadar birçok önemli ödül aldı. Aynı zamanda Intel Software Partner Program üyesi olan İletken’in ürettiği tavsiye sistemi adlı kişiselleştirme teknolojisi, kullanıcı davranışlarını analiz ederek kullanıcıların ilgisini çekecek ürünleri hesaplıyor. Bu hesap sonucunda kullanıcıların karşısına ilgilenecekleri ürünler çıkıyor. Bu özelliği kullanan e-ticaret siteleri kişiselleştirme sayesinde satışlarını yüzde 20’ye varan oranlarda artırabiliyorlar.
Intel Challenge ve Intel Berkeley Technology Entrepreneurship Challenge (IBTEC) Yarışması hakkında:
Intel® Challenge, dünya çapında prestijli eğitim kurumları ve girişimciliği destekleyen organizasyonlarla işbirliği içinde üniversite öğrencileri için düzenlenen bölgesel iş planıdır. Intel Challenge’ın amacı, girişimcilik hareketini desteklemek ve teknoloji projelerine ilgi yaratarak bu projelerin büyüyerek büyük şirketlere dönüşmesine ve yeni iş olanakları yaratılmasına yardımcı olmaktır. Intel Challenge ve Intel tarafından desteklenen diğer yerel girişimcilik programlarını kazanan iş planları; mentorluk, 150 bin doların üzerinde para ödülü ve Intel ve UC Berkeley Technology Enterpreneurship Challenge Yarışması’na katılma şansı kazanıyor. Global yarışmada dünyanın dört bir yanından gelen ekipler toplam 40 bin dolar değerindeki ödüller için mücadele ediyor ve Silikon Vadisi girişimcilerinden doğrudan değerlendirmeler alıyorlar. 2010 Technology Entrepreneurship Challenge yarışmasında birinci olan proje 25 bin dolar nakit ödül ve CEO Zirvesi’ne davet kazanacak. Ayrıca tüm yarışmacılar, yarışma kapsamında verilen eğitim, potansiyel yatırımcılarla tanışmalar, reklam ve sektör uzmanları ile fikir alışverişleri gibi avantajlara sahip olacak.
---------- Sonra gönderilen Saat 23:27 ---------- İlk önce gönderilen Saat 23:26 ----------
Atılım Üniversitesi önderliğinde Çanakkale 18 Mart ve ODTÜ araştırmacıları, saçların belli frekanstaki ışık altında saça istenen rengi verecek teknoloji geliştiriyor. Bu projenin hayata geçmesi durumunda, açık saç renkli bir insan öğleden sonraki toplantısına koyu saç rengiyle gidebilecek. Akşam ise tekrar eski saç rengine kavuşacak.
Ayrıca yeni teknolojiyle askeri kamuflajların da arazi koşullarına göre renk değiştirmesi ve radara yakalanmaması da sağlanabilecek.
BİR KAÇ DAKİKADA YENİ RENK
Projeyle saçlar, bir kez bu teknolojiyle boyanacak, daha sonra, bir ulraviyole kabinine girip bir kaç dakika bekledikten sonra istenen renk ve tona sahip olacak.
Yeni teknolojiyle, askeri kamuflajların da arazi koşularına göre renk değiştirmesi ve radara yakalanmaması da sağlanacak.
Proje yürütücüsü bu yılın TÜBA Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı ödülü sahibi Atılım Üniversitesi Kimya Mühendisliği ve Uygulamalı Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atilla Cihaner, Atılım Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve ODTÜ araştırmacılarının katılımıyla yürütülen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen projelerinde, bor esaslı yeni üstün özelliklere sahip inorganik-organik melez polimerik malzemelerin sentezlenmesi ve bu malzemelerle bazı teknolojik uygulamalarının hayata geçirilmesinin hedeflendiğini söyledi.
RENK DEĞİŞTİREN CAMLAR
Tasarlanan yeni malzemelerle bor ürün yelpazesini genişletmek ve endüstriyel kullanım alanlarında elektrokromik cihazlar, LEDler ve güneş pilleri gibi uygulamalarda karşılaşılan bazı temel sorunları özel bor ürünleri ile aşmayı amaçladıklarını kaydeden Cihaner, böylece Türkiye'nin rekabet gücünü arttırmayı hedeflediklerini ifade etti.
Özel bir çeşit plastik malzemeler olan polimerik elektrokromik malzemelerde belli elektriksel değerlerde renk çeşitliliği sağlanabildiğini ve renk dönüşümlerinin çok kısa sürelerde yapılabildiğini aktaran Cihaner, bu malzemelerin iletken özelliklerinin de pek çok ürüne uygulanabilme olanağı sağladığını söyledi. Cihaner, bu malzemelerin renk değiştiren camlarda, otomobil aynalarında ve reklam panolarında kullanılmalarının gündemde olduğunu dile getirdi.
“SAÇLAR IŞIKLA BOYANACAK”
Doç. Dr. Cihaner, Bor Enstitüsü'nün (BOREN) desteğiyle yürüttükleri çalışmalarında, elektrik verildiğinde renkler arasında binlerce kez geçiş sağlayabilen ve özelliklerini koruyabilen elektrokromik malzemeyi sentezlemeyi başardıklarını bildirdi. Böylece projenin ilk ayağını tamamladıklarını belirten Cihaner, bundan sonraki çalışmalarında ise bu malzemelere bor elementini katarak çok daha kararlı hale getirmeye çalışacaklarını kaydetti. Çalışma tamamlandığında malzemelerin kararlılığı ve dayanıklılığının yeni nesil malzemeler konusunda büyük bir atılım yapacağını söyleyen Cihaner, bu amaçla çalışmalarını hızlı şekilde sürdürdüklerini ifade etti.
Bu malzemeyi kullanarak özellikle istenildiği zaman, ışık altında saç renginin değiştirilmesine çalıştıklarını anlatan Cihaner, şunları kaydetti:
“Malzememiz ışık altında renk değişktirebilen malzemeler. Bunların çok farklı uygulamaları var. Biz bunların erkek ve bayanların saç renginin değiştirilmesi için saç boyası gibi kullanabileceğimizi öngörüyoruz. Burada amaç günün belirli saatlerinde kullanıcının isteğine göre saç renginin değiştirilmesi. Örneğin çok açık renk saç kullanan bir bayan, öğleden sonraki bir iş toplantısına koyu renk bir saçla gidip, daha sonra eski saç rengine dönebilecek.
Bu da kişilerin bir ultraviyole kabinine girerek saça uygulanan ışıkla bir kaç dakika içinde saçın renginin değiştirilebileceğini öngörüyoruz. Sonra aynı işlemle saç koyu renge dönüşebilecek. Bir kez bu malzemenin içeriği olan bir boya ile saç boyandıktan sonra elektrikle istenen renge dönüşecek. Yani malzememiz boyanın içine katılacak.”
Bu çalışmalarında rengin kararlı kılınmasının önemli olduğunu vurgulayan Cihaner, projelerinde şampuan ve sabun gibi bir takım dış etkenler karşısında bu kararlılığı korumaya çalıştıklarını anlattı.
BUKALEMUN GİBİ RENK DEĞİŞTİRECEKLER
Sentezledikleri malzemelerle savunma sanayinde radara yakalanmayan ve bukalemun gibi renk değiştirebilen kamuflajlar tasarlamayı da hedeflediklerini dile getiren Cihaner, şöyle konuştu:
“Borla kararlılığını ve dayanıklılığını arttıracağımız polimerik malzemelerle renk değiştiren kamuflajlar yapmak da ana amacımız. Çalışmamız bittiğinde kamuflajların ormanlık alanda daha yeşilimsi, denizdeyken mavi, karanlıktayken de siyaha dönüşmesi gündeme gelecek. Özellikle bu konuda yayınlarımız var. Bu konuda özelliklerini yeni keşfettiğimiz malzemelerimiz var. Bu konuyla ilgili mühendislerle oturup bunları hayata geçirmeniz hiç de zor değil.
Yine aynı şekilde malzemelerin bir özelliği de malzemelerin radarda görünmezlik sağlaması. Uygun bir ortamda bu kamuflajları radarda görünmez hale de getirebilirsiniz.”
Doç. Dr. Cihaner, sentezleri gerçekleştirilecek optoelektronik malzemelerin elektrokromik cihaz uygulamaları ve prototiplerinin imalatıyla özellikle Savunma Sanayi ve TSK gibi kuruluşların bu bulgulardan istifade edeceğini ve yapılacak işbirlikleri ile bu yönde ortak projelerin yürütülebileceğini düşündüklerini söyledi.
Cihaner, Atılım Üniversitesi'nden projelerine maddi kaynak aldıklarını da belirtti.
TÜBA ÖDÜLÜNÜN SAHİBİ
Doç. Dr. Atilla Cihaner, TÜBA'nın fen, mühendislik, sağlık ve sosyal bilim alanlarında yetkin bir araştırıcı kuşağı kazandırmak amacıyla TÜBA-GEBİP Ödülü ile bu yıl desteklenmesi uygun bulunan 24 genç bilimciden biri.
Cihaner, “İşlenebilir fonksiyonel (elektrokromik, fotokromik, floresans ve iyon algılayıcı) iletken polimerlerin ve kemilüminesans polimerik malzemelerin tasarımı, sentezi, karakterizasyonu ve uygulamaları konularında uluslararası düzeyde üstün nitelikli çalışmaları” dolayısıyla ödüle layık görüldü.
Tamamı Türk malı cihazlarla bilimin tarihi yeniden yazılacak. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) KOSGEB Teknoloji Geliştirme Merkezi Müdürlüğü'nce yürütülen bu icatlar sayesinde yer altındaki cisimler artık bilgisayar ortamında görülebilecek.
Memedeki kanserli tümör henüz 1 milimetre büyüklüğündeyken tespit edilip kanserden ölümler azalacak. Görüntü ve çevre kirliliği ile etrafa yayılan radyosyonun etkileri bu yeni buluşlar sayesinde minumum seviyeye indirilecek. İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Elektrik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi, Prof. Dr. İbrahim Akduman meme kanseriyle ilgili devrim gibi bir buluşa imza attıklarını söyledi.
Tetkikler can acıtmayacak
Geliştirdikleri cihazın göğüs kanserinde erken teşhis için büyük önem taşıdığını söyleyen Akduman çalışmalarını şöyle anlattı: "Kanserli tümörü tespit etmek için günümüzde kullanılan mamografi cihazları 8 mm'den ufak parçaları görüntülemiyor. Bizim cihazlarımız ise 1 mm'ye kadar olan parçaları bile görüyor. Bütün tetkikler de hastaya dokunmadan ve canını acıtmadan yapılacak. Ayrıca bu cihazlar X ışını verdiği için radyasyon yayıyor. Bizim cihazımız ise ancak cep telefonunun yaydığı elektromanyetik dalgaları kadar radyasyon yayıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bunu başarabilen bir ekip yok. Bırakın 8 mm' yi, 5 mm' yi yakalamak bile o kişiye 5 yıl kazandırmanız demek" diye konuştu.
Yer altındaki her şeyi görüyor
Gömülü cisimler üzerinde de yeni teknolojiler ürettiklerini söyleyen Akduman, başta mayın olmak üzere yeraltındaki birçok cismi bilgisayar ortamında görüntüleyebildiklerini söyledi. Akduman, "Yaptığımız mayın dedeksiyon sitemi ile gömülü mayınları havadan bilgisayara aktararak görüyoruz. Bunun yanında yer altındaki boru, boruda bir çatlak ya da bir petrol rezervi her ne varsa onu da öğreniyoruz. Daha da önemlisi bir oda düşünün. Duvarın arkasını görüntülemek istiyorsunuz ama buradan göremiyorsunuz. Biz bunu da başarıyoruz" dedi.
RADYASYON oranı azalacak
20 yıldır anten tasarımıyla ilgilenen ICHS Haberleşme ve Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Dr. Cahit Karakuş ise Geliştirdiğimiz nano anten teknolojisi sayesinde, GSM operatörlerinin kullandığı, wi-fi, GSM 900, GSM 1800, 3G antenleri tek sistemde toplanabileceğini ileri sürdü. "Baz istasyonlarında kullanılan antenler konusunda önemli bir yol kat ettik" diyen Karakuş, şöyle devam etti: Çevre kirliliği engellenecek "3G teknolojisi geliştikçe operatörlerin kullandığı anten sayısı da artacak. Baz istasyonlarında antenlerin boyutları 1 veya 2 metre iken 40 cm ve daha aşağıya indirmiş olduk. Tamamen bize ait olan bu yeni teknolojiyle antenlerin boyutlarını düşürdük. Bu sayede görüntü ve çevre kirliliği engellenecek. Etrafa yayılan radyasyonun etkileri de azalacak. Bunların tasarımında sıkıntılar yaşanıyor. Hepsi yurtdışından geliyor ve maliyeti oldukça fazla oluyor. Biz bu maliyeti yarıya indiriyoruz."
DOĞUDA MAYIN KALMAYACAK
Prof. Akduman, yeni geliştirilen bu yöntemin mevcut arama sistemlerine göre çok daha önemli özelliklere sahip olduğunu belirterek, doğudaki mayınların temizlenmesi için yabancı şirketlere ihale edilmesine gerek kalmadığının altını çizdi. Akduman şöyle devam etti: "Dedeksiyonla ilgili olan sorunu çözdük. Bu ister plastik ister metalik olsun her cismi en ince detaylarına kadar görebiliyoruz. Hata oranı da Mevcut mayın arama yöntemlerine göre oldukça aşağıda. Günümüzde kullanılan sistemlerde yanılma payı yüzde 40 ve üzerindeyken bizim ürettiğimiz sistemlerle bu oran yüzde 5'lere kadar iniyor."
Yıldız Teknik Üniversitesi'nden iki araştırmacı, Ekvator bölgesinde yaşayan bir kurbağanın derisinden elde edilen iki molekülü sentezleyerek, parkinson, alzheimer ve şizofreni hastalığına yüzde yüz etkili olabilecek bir ilaç üzerinde çalışıyor
Yıldız Teknik Üniversitesi Organik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nüket Öcal ile Doç. Dr. Çiğdem Yolaçan, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİ- TAK) desteğiyle, bugüne kadar çaresi bulunamayan alzheimer, parkinson ve şizofreni hastalıklarını yüzde yüz tedavi edebilecek ilaç sentezleri üzerinde araştırma yürütüyor. Doktora öğrencisi İrem Kulu ile yüksek lisans öğrencisi Aslı Köprüceli'nin de yer aldığı projede, 18 yıl önce Ekvator bölgesindeki "Ecuadorian" denilen kurbağa cinsinin derisinde saptanan maddenin, ağrı kesicilerden 200 kat etkili bir ilaç haline getirilmesi hedefleniyor. Bu amaçla, zehiri nedeniyle yararlanılamayan "Epibatidin" maddesi yerine, "Epiboksidin" ve "Tandospiron" adlı, daha etkin iki molekülün türevlerinden ilaç üretilmesine çalışılıyor.
'DÜNYADA İLK OLACAK'
Hastalık üzerinde daha etkili ve içeriğinde zehir bulunmayan yeni türevler keşfetmek için deneyler yapan araştırma ekibi, bu yılın dünyada "kimya yılı" olarak kutlanması nedeniyle çalışmalarını hızlandırdı. 2012'de tamamlanacak projenin fikir babası Prof. Dr. Öcal'a göre, bir yılda ciddi ilerlemeler kaydedildi. Kurbağanın üzerinden izole edilen molekül yapısı temel alınarak, dünya literatürüne girecek yeni biyoaktif moleküller bulduklarını belirten Öcal, "Şu ana kadar elde ettiğimiz sentezlerin önemi, toksik (zehirli) olmamaları. Elde ettiğimiz zehirsiz türevler, dünyada ilk olacak" dedi.
TÜBERKÜLOZA ETKİLİ OLDU
Öcal,sonuçları test için Amerika'da bir firmaya gönderdiklerini belirterek, "Türevlerin zehirli olmadıkları anlaşılınca firma ücretsiz olarak tüberküloz üzerinde etkili olup olmadığını test etti. Sonuç pozitif çıktı. Sentezlerimizin tüberküloza karşı yüzde yüz etkili olduğu denenmiş oldu" diye konuştu. Bundan sonra bulunan sentezin sinir sistemi üzerindeki etkilerine yoğunlaşacaklarını belirten Prof. Dr. Öcal, "Bunun için eczacı ve tıp doktorlarından oluşan bir grubun desteğini arıyoruz. Çalışmamızın dünya literatürüne ilaç olarak girmesini istiyoruz. Bulacağımız maddelerin etkin olacağına inanıyoruz" dedi. Dünyada 26 milyon alzheimer, 6 milyon parkinson hastası bulunuyor. Türkiye'de ise 345 bin alzheimer, 120 bin parkinson, 600 bin civarında şizofreni hastası var.
'LİTERATÜRE GİRECEĞİZ'
Prof Dr. Nüket Öcal ve Doç Dr. Çiğdem Yolaçan başkanlığındaki ekip buluşla dünya literatürüne girmeyi hedefliyor.
200 KAT ETKİLİ
"Ecuadorian" kurbağanın derisinden elde edilen maddenin, normal ağrı kesicilerden 200 kat etkili olacağı öngörülüyor.
---------- Sonra gönderilen Saat 23:26 ---------- İlk önce gönderilen Saat 23:26 ----------
Türk projesi Intel’in girişimcilik yarışmasında boy gösterecek...
Koç üniversitesi mezunları tarafından kurulan İletken Technologies adlı genç şirket, kendi ürettiği ödüllü tavsiye sistemi ile ABD’de düzenlenen Intel Berkeley Technology Entrepreneurship Challenge” adlı yarışmada Türkiye’yi temsil edecek.
Intel tarafından girişimciliği desteklemek amacıyla her yıl Berkeley Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen “Intel Berkeley Technology Entrepreneurship Challenge” Yarışması, bu yıl 16-18 Kasım tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenecek. Intel Berkeley Technology Entrepreneurship yarışması, Intel’in üniversite öğrencilerinin girişimcilik konusunda kendilerini geliştirmelerini sağlamak amacıyla yürütülen Intel Challenge programı kapsamında düzenlenen bölgesel yarışmalarda birinci olan ve projeleri bir araya getiriyor. Intel tarafından Avrupa genelinde düzenlenen “Intel Challenge EU 2010” yarışmasında Türkiye’de birinci ve Avrupa’da üçüncü seçilerek yarışmaya katılmaya hak kazanan İletken adlı genç yazılım şirketi yarışmada birincilik için mücadele edecek. Yarışmada birinci olacak projenin sahipleri, 25 bin dolar nakit ödül ve CEO Zirvesi’ne davet kazanacak.
Koç Üniversitesi mezunları tarafından kurulan İletken, internet'in geleceğine yön verecek en önemli teknolojiler arasında gösterilen kişiselleştirme üzerine çalışan genç bir yazılım firması. İletken’in kurucuları, kişiselleştirme teknolojileri ve tavsiye sistemini öğrencilik yıllarında geliştirmeye başladı ve bu alanda yaptıkları akademik çalışmalarla bugüne kadar birçok önemli ödül aldı. Aynı zamanda Intel Software Partner Program üyesi olan İletken’in ürettiği tavsiye sistemi adlı kişiselleştirme teknolojisi, kullanıcı davranışlarını analiz ederek kullanıcıların ilgisini çekecek ürünleri hesaplıyor. Bu hesap sonucunda kullanıcıların karşısına ilgilenecekleri ürünler çıkıyor. Bu özelliği kullanan e-ticaret siteleri kişiselleştirme sayesinde satışlarını yüzde 20’ye varan oranlarda artırabiliyorlar.
Intel Challenge ve Intel Berkeley Technology Entrepreneurship Challenge (IBTEC) Yarışması hakkında:
Intel® Challenge, dünya çapında prestijli eğitim kurumları ve girişimciliği destekleyen organizasyonlarla işbirliği içinde üniversite öğrencileri için düzenlenen bölgesel iş planıdır. Intel Challenge’ın amacı, girişimcilik hareketini desteklemek ve teknoloji projelerine ilgi yaratarak bu projelerin büyüyerek büyük şirketlere dönüşmesine ve yeni iş olanakları yaratılmasına yardımcı olmaktır. Intel Challenge ve Intel tarafından desteklenen diğer yerel girişimcilik programlarını kazanan iş planları; mentorluk, 150 bin doların üzerinde para ödülü ve Intel ve UC Berkeley Technology Enterpreneurship Challenge Yarışması’na katılma şansı kazanıyor. Global yarışmada dünyanın dört bir yanından gelen ekipler toplam 40 bin dolar değerindeki ödüller için mücadele ediyor ve Silikon Vadisi girişimcilerinden doğrudan değerlendirmeler alıyorlar. 2010 Technology Entrepreneurship Challenge yarışmasında birinci olan proje 25 bin dolar nakit ödül ve CEO Zirvesi’ne davet kazanacak. Ayrıca tüm yarışmacılar, yarışma kapsamında verilen eğitim, potansiyel yatırımcılarla tanışmalar, reklam ve sektör uzmanları ile fikir alışverişleri gibi avantajlara sahip olacak.
---------- Sonra gönderilen Saat 23:27 ---------- İlk önce gönderilen Saat 23:26 ----------
Atılım Üniversitesi önderliğinde Çanakkale 18 Mart ve ODTÜ araştırmacıları, saçların belli frekanstaki ışık altında saça istenen rengi verecek teknoloji geliştiriyor. Bu projenin hayata geçmesi durumunda, açık saç renkli bir insan öğleden sonraki toplantısına koyu saç rengiyle gidebilecek. Akşam ise tekrar eski saç rengine kavuşacak.
Ayrıca yeni teknolojiyle askeri kamuflajların da arazi koşullarına göre renk değiştirmesi ve radara yakalanmaması da sağlanabilecek.
BİR KAÇ DAKİKADA YENİ RENK
Projeyle saçlar, bir kez bu teknolojiyle boyanacak, daha sonra, bir ulraviyole kabinine girip bir kaç dakika bekledikten sonra istenen renk ve tona sahip olacak.
Yeni teknolojiyle, askeri kamuflajların da arazi koşularına göre renk değiştirmesi ve radara yakalanmaması da sağlanacak.
Proje yürütücüsü bu yılın TÜBA Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı ödülü sahibi Atılım Üniversitesi Kimya Mühendisliği ve Uygulamalı Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atilla Cihaner, Atılım Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve ODTÜ araştırmacılarının katılımıyla yürütülen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen projelerinde, bor esaslı yeni üstün özelliklere sahip inorganik-organik melez polimerik malzemelerin sentezlenmesi ve bu malzemelerle bazı teknolojik uygulamalarının hayata geçirilmesinin hedeflendiğini söyledi.
RENK DEĞİŞTİREN CAMLAR
Tasarlanan yeni malzemelerle bor ürün yelpazesini genişletmek ve endüstriyel kullanım alanlarında elektrokromik cihazlar, LEDler ve güneş pilleri gibi uygulamalarda karşılaşılan bazı temel sorunları özel bor ürünleri ile aşmayı amaçladıklarını kaydeden Cihaner, böylece Türkiye'nin rekabet gücünü arttırmayı hedeflediklerini ifade etti.
Özel bir çeşit plastik malzemeler olan polimerik elektrokromik malzemelerde belli elektriksel değerlerde renk çeşitliliği sağlanabildiğini ve renk dönüşümlerinin çok kısa sürelerde yapılabildiğini aktaran Cihaner, bu malzemelerin iletken özelliklerinin de pek çok ürüne uygulanabilme olanağı sağladığını söyledi. Cihaner, bu malzemelerin renk değiştiren camlarda, otomobil aynalarında ve reklam panolarında kullanılmalarının gündemde olduğunu dile getirdi.
“SAÇLAR IŞIKLA BOYANACAK”
Doç. Dr. Cihaner, Bor Enstitüsü'nün (BOREN) desteğiyle yürüttükleri çalışmalarında, elektrik verildiğinde renkler arasında binlerce kez geçiş sağlayabilen ve özelliklerini koruyabilen elektrokromik malzemeyi sentezlemeyi başardıklarını bildirdi. Böylece projenin ilk ayağını tamamladıklarını belirten Cihaner, bundan sonraki çalışmalarında ise bu malzemelere bor elementini katarak çok daha kararlı hale getirmeye çalışacaklarını kaydetti. Çalışma tamamlandığında malzemelerin kararlılığı ve dayanıklılığının yeni nesil malzemeler konusunda büyük bir atılım yapacağını söyleyen Cihaner, bu amaçla çalışmalarını hızlı şekilde sürdürdüklerini ifade etti.
Bu malzemeyi kullanarak özellikle istenildiği zaman, ışık altında saç renginin değiştirilmesine çalıştıklarını anlatan Cihaner, şunları kaydetti:
“Malzememiz ışık altında renk değişktirebilen malzemeler. Bunların çok farklı uygulamaları var. Biz bunların erkek ve bayanların saç renginin değiştirilmesi için saç boyası gibi kullanabileceğimizi öngörüyoruz. Burada amaç günün belirli saatlerinde kullanıcının isteğine göre saç renginin değiştirilmesi. Örneğin çok açık renk saç kullanan bir bayan, öğleden sonraki bir iş toplantısına koyu renk bir saçla gidip, daha sonra eski saç rengine dönebilecek.
Bu da kişilerin bir ultraviyole kabinine girerek saça uygulanan ışıkla bir kaç dakika içinde saçın renginin değiştirilebileceğini öngörüyoruz. Sonra aynı işlemle saç koyu renge dönüşebilecek. Bir kez bu malzemenin içeriği olan bir boya ile saç boyandıktan sonra elektrikle istenen renge dönüşecek. Yani malzememiz boyanın içine katılacak.”
Bu çalışmalarında rengin kararlı kılınmasının önemli olduğunu vurgulayan Cihaner, projelerinde şampuan ve sabun gibi bir takım dış etkenler karşısında bu kararlılığı korumaya çalıştıklarını anlattı.
BUKALEMUN GİBİ RENK DEĞİŞTİRECEKLER
Sentezledikleri malzemelerle savunma sanayinde radara yakalanmayan ve bukalemun gibi renk değiştirebilen kamuflajlar tasarlamayı da hedeflediklerini dile getiren Cihaner, şöyle konuştu:
“Borla kararlılığını ve dayanıklılığını arttıracağımız polimerik malzemelerle renk değiştiren kamuflajlar yapmak da ana amacımız. Çalışmamız bittiğinde kamuflajların ormanlık alanda daha yeşilimsi, denizdeyken mavi, karanlıktayken de siyaha dönüşmesi gündeme gelecek. Özellikle bu konuda yayınlarımız var. Bu konuda özelliklerini yeni keşfettiğimiz malzemelerimiz var. Bu konuyla ilgili mühendislerle oturup bunları hayata geçirmeniz hiç de zor değil.
Yine aynı şekilde malzemelerin bir özelliği de malzemelerin radarda görünmezlik sağlaması. Uygun bir ortamda bu kamuflajları radarda görünmez hale de getirebilirsiniz.”
Doç. Dr. Cihaner, sentezleri gerçekleştirilecek optoelektronik malzemelerin elektrokromik cihaz uygulamaları ve prototiplerinin imalatıyla özellikle Savunma Sanayi ve TSK gibi kuruluşların bu bulgulardan istifade edeceğini ve yapılacak işbirlikleri ile bu yönde ortak projelerin yürütülebileceğini düşündüklerini söyledi.
Cihaner, Atılım Üniversitesi'nden projelerine maddi kaynak aldıklarını da belirtti.
TÜBA ÖDÜLÜNÜN SAHİBİ
Doç. Dr. Atilla Cihaner, TÜBA'nın fen, mühendislik, sağlık ve sosyal bilim alanlarında yetkin bir araştırıcı kuşağı kazandırmak amacıyla TÜBA-GEBİP Ödülü ile bu yıl desteklenmesi uygun bulunan 24 genç bilimciden biri.
Cihaner, “İşlenebilir fonksiyonel (elektrokromik, fotokromik, floresans ve iyon algılayıcı) iletken polimerlerin ve kemilüminesans polimerik malzemelerin tasarımı, sentezi, karakterizasyonu ve uygulamaları konularında uluslararası düzeyde üstün nitelikli çalışmaları” dolayısıyla ödüle layık görüldü.