SİYAH ÇAY, KANSER SAVAŞCISI MI?
Siyah çayın, insanlarda görülen çeşitli kanser türlerine karşı savaşta etkili olduğu daha önce bir çok çalışma tarafından dile getirilmişti. Şimdi ise bilim adamları bunun nedenini bildiklerini düşünüyorlar.
Siyah çayın 'gizli silahı' TF-2 adında, polifenol da denilen etkin anti-kanser bileşimlerinden, bir aile.
Rutgers Üniversitesi'nden araştırmacı Dr. Kuan Yu Chen'e göre TF-2, bağırsak kanseri hücrelerine karşı çok ilginç özellikler gösteriyor.
Chen'e göre, TF-2'ye maruz kaldıklarında, sağlıklı hücreler etkilenmezken kanserli hücreler ise 'intihar' ediyorlar.
Chen'in ekibi labarotuvar ortamında siyah çaydan üretilmiş TF-2 bileşimini hem sağlıklı hem de kanserli hücrelere uygulamışlar. Sağlıklı hücreler gelişirlerken, kanserli olanlar ise apoptosis de denilen "programlanmış ölüm" sürecine girmişler.
Araştırmalarına devam eden Rutgers ekibi, TF-2 bileşiminin Cox2 geninin hareketlerini kısıtladığını gözlemlediler. Bu gen hakkında şimdiye kadar bir çok araştırma gerçekleştirilmiştir çünkü Cox2 harekete geçtiğinde 'patlama' denilen, normal hücrelerin kanserli hücreye dönüşmesi, sürecini başlatıyor. Dr. Chen, bağırsak kanserinde, Cox2 ile 'patlama' arasındaki ilişkinin kesin olduğunu söylüyor.
Vioxx ve Celebrex gibi popüler ilaçlar da Cox2 genini kısıtlamayı amaçlıyorlar. Yani ilaç firmaları Cox2'yi bastırmak için karmaşık bileşimlerin peşinden koşarken bunun doğal bir kaynağı- siyah çay- şirketlerinin kafeteryasında duruyor olabilir.
Fakat daha bir çok sorunun cevabı yok. Bilim adamları, kansere karşı mühim bir fayda için gerekli olan siyah çayın tüketim miktarını hala tespit edemediler. Zaten Chen de araştırmasının sonuçlarının sadece önveri olduğunu ve esas sonuçlara ulaşmak için deneylerin hayvan ve insan modelleri üzerinde yapılmasının şart olduğunu söylüyor.
Polifenoller yeşil çay ve üzüm çeşitleri gibi farklı bitkilerde de bulunuyor ama araştırmacılar hiçbirinde siyah çayın kanser üzerinde yarattığı dramatik etkileri görememişler.
Siyah çayın diş çürüklerine ve dişeti ile diğer ağız hastalıklarına yol açan bakterilere karşı etkili olduğu belirlendi.
ABD'deki Illinois Üniversitesi'nde yapılan araştırma, siyah çayın içinde bulunan bileşimlerin ağızda diş çürüklerini ve asit oluşturan bakterileri önlediğini ve bu bakterilerin üremesini durdurduğunu ortaya koydu. Siyah çay ayrıca, bakterisel bir enzim olan "glucosyltranferase" üzerinde etkili bulundu.
Glucosyltranferase, şekeri yapışkan maddeye çevirerek, ağızdaki yabancı maddelerin ve bakterilerin dişlere yapışmasına yol açıyor. Siyah çayın etkisiyle, ağızdaki bakterilerin kümelenerek dişlere yapışması önleniyor ve dişlerde oluşan yabancı madde birikimi azalıyor. Daha önce İsveçli araştırmacılar, siyah çayla ağız çalkalayanların, dişlerin üzerinde oluşan yabancı madde birikimini azalttıklarını belirlemişlerdi.
Japon bilim adamları da yeşil çayın diş çürüklerini önlediğini açıklamışlardı. Dr. Christina Wu, yeşil çayın diş sağlığına etkisinin saptanması üzerine, siyah çayla ilgili araştırma yaptıklarını belirtti.
NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
Yeşil çay, siyah çay, bitki çayları... Böbrek iltihabından şişmanlığa, öksürükten saç dökülmesine kadar türlü derdin devası
Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...
T'Ien Yi Heng'in bu sözü ne derece doğru bilinmez. Ama bilinen o ki, çay ve tabii ki bitki çayları her derde deva olma misyonunu elden bırakmıyorlar. Tarihi bilinmemekle birlikte yeşil çayın siyah çaydan çok daha eski olduğu sanılıyor. Çünkü yeşil çay altlığı olmayan fincanla servis yapılırken, siyah çay altlıklı fincanla servis yapılırmış. Fincan altlıkları modern dönemin tipik bir buluşu olduğundan, yeşil çayın, mayalanmış siyah çaydan daha önce içildiğine inanılıyor. Fincan başına yalnızca dört kalori içeren bu müthiş içeceklerin; siyah çay ve bitki çaylarının bakın ne gibi faydaları var:
Siyah çayın, insanlarda görülen çeşitli kanser türlerine karşı savaşta etkili olduğu daha önce bir çok çalışma tarafından dile getirilmişti. Şimdi ise bilim adamları bunun nedenini bildiklerini düşünüyorlar.
Siyah çayın 'gizli silahı' TF-2 adında, polifenol da denilen etkin anti-kanser bileşimlerinden, bir aile.
Rutgers Üniversitesi'nden araştırmacı Dr. Kuan Yu Chen'e göre TF-2, bağırsak kanseri hücrelerine karşı çok ilginç özellikler gösteriyor.
Chen'e göre, TF-2'ye maruz kaldıklarında, sağlıklı hücreler etkilenmezken kanserli hücreler ise 'intihar' ediyorlar.
Chen'in ekibi labarotuvar ortamında siyah çaydan üretilmiş TF-2 bileşimini hem sağlıklı hem de kanserli hücrelere uygulamışlar. Sağlıklı hücreler gelişirlerken, kanserli olanlar ise apoptosis de denilen "programlanmış ölüm" sürecine girmişler.
Araştırmalarına devam eden Rutgers ekibi, TF-2 bileşiminin Cox2 geninin hareketlerini kısıtladığını gözlemlediler. Bu gen hakkında şimdiye kadar bir çok araştırma gerçekleştirilmiştir çünkü Cox2 harekete geçtiğinde 'patlama' denilen, normal hücrelerin kanserli hücreye dönüşmesi, sürecini başlatıyor. Dr. Chen, bağırsak kanserinde, Cox2 ile 'patlama' arasındaki ilişkinin kesin olduğunu söylüyor.
Vioxx ve Celebrex gibi popüler ilaçlar da Cox2 genini kısıtlamayı amaçlıyorlar. Yani ilaç firmaları Cox2'yi bastırmak için karmaşık bileşimlerin peşinden koşarken bunun doğal bir kaynağı- siyah çay- şirketlerinin kafeteryasında duruyor olabilir.
Fakat daha bir çok sorunun cevabı yok. Bilim adamları, kansere karşı mühim bir fayda için gerekli olan siyah çayın tüketim miktarını hala tespit edemediler. Zaten Chen de araştırmasının sonuçlarının sadece önveri olduğunu ve esas sonuçlara ulaşmak için deneylerin hayvan ve insan modelleri üzerinde yapılmasının şart olduğunu söylüyor.
Polifenoller yeşil çay ve üzüm çeşitleri gibi farklı bitkilerde de bulunuyor ama araştırmacılar hiçbirinde siyah çayın kanser üzerinde yarattığı dramatik etkileri görememişler.
Siyah çayın diş çürüklerine ve dişeti ile diğer ağız hastalıklarına yol açan bakterilere karşı etkili olduğu belirlendi.
ABD'deki Illinois Üniversitesi'nde yapılan araştırma, siyah çayın içinde bulunan bileşimlerin ağızda diş çürüklerini ve asit oluşturan bakterileri önlediğini ve bu bakterilerin üremesini durdurduğunu ortaya koydu. Siyah çay ayrıca, bakterisel bir enzim olan "glucosyltranferase" üzerinde etkili bulundu.
Glucosyltranferase, şekeri yapışkan maddeye çevirerek, ağızdaki yabancı maddelerin ve bakterilerin dişlere yapışmasına yol açıyor. Siyah çayın etkisiyle, ağızdaki bakterilerin kümelenerek dişlere yapışması önleniyor ve dişlerde oluşan yabancı madde birikimi azalıyor. Daha önce İsveçli araştırmacılar, siyah çayla ağız çalkalayanların, dişlerin üzerinde oluşan yabancı madde birikimini azalttıklarını belirlemişlerdi.
Japon bilim adamları da yeşil çayın diş çürüklerini önlediğini açıklamışlardı. Dr. Christina Wu, yeşil çayın diş sağlığına etkisinin saptanması üzerine, siyah çayla ilgili araştırma yaptıklarını belirtti.
NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
Yeşil çay, siyah çay, bitki çayları... Böbrek iltihabından şişmanlığa, öksürükten saç dökülmesine kadar türlü derdin devası
Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...
T'Ien Yi Heng'in bu sözü ne derece doğru bilinmez. Ama bilinen o ki, çay ve tabii ki bitki çayları her derde deva olma misyonunu elden bırakmıyorlar. Tarihi bilinmemekle birlikte yeşil çayın siyah çaydan çok daha eski olduğu sanılıyor. Çünkü yeşil çay altlığı olmayan fincanla servis yapılırken, siyah çay altlıklı fincanla servis yapılırmış. Fincan altlıkları modern dönemin tipik bir buluşu olduğundan, yeşil çayın, mayalanmış siyah çaydan daha önce içildiğine inanılıyor. Fincan başına yalnızca dört kalori içeren bu müthiş içeceklerin; siyah çay ve bitki çaylarının bakın ne gibi faydaları var:
ÇAYA ATFEDİLEN ÖZELLİKLER
Bedenin tüm uzuvlarında kan dolaşımını kolaylaştırır; uyanık kalmayı sağlar, zihin açıklığı verir. Yorgunluk ve depresyonla savaşır; canlandırır.
Cildi temizler ve gerer, idrarı temizler.
Gözleri parlaklaştırır, vücudun direncini artırır; metabolizmayı yeniler, kan yapar ve alkol, nikotin, yağın atılmasını çabuklaştırır.
Papatya, nane ve adaçayları mide, göğüs ve boğaz ağrıları ile öksürüğe iyi gelir.
Mayalanmamış yaprakları (yeşil çay mesela) üzerine sıcak su dökerek içmek özellikle kalbe iyi gelir, tansiyonu düşürür.
Yeşil çayda bol miktarda C vitamini vardır. Ayrıca A, B ve B1 - 2 - 3 vitaminlerini de içerir. Başka minerallerin yanı sıra, kalsiyum, potasyum, fosfor asidi, magnezyum, bakır, çinko, nikel, karotin, flüor, tanen ve elbette kafein ihtiva eder. (Çay müptelaları Dost Yayınları'ndan çıkan "Çayın Kültür Tarihi" adlı kitabı mutlaka okumalılar.)
Kalp krizine siyah çay
CHICAGO (a.a)
Hollandalı bilim adamları, siyah çayın kalp krizi riskini azalttığını saptadı.
Daha önceki araştırmalarda, siyah çayın içindeki flavonoids maddesinin kalp hastalıkları riskini azalttığı belirlenmişti. Yaş ortalaması 55 olan 4807 denek üzerinde yedi yıl araştırma yapan uzmanlar, deneklerin yaşam şekli ve beslenmelerinin kalp hastalıkları üzerindeki etkisini araştırdı. Araştırma sonucunda, günde 375 ml. çay tüketen deneklerde, çay içmeyen deneklere göre kalp krizi riskinin yarı yarıya azaldığı gözlendi. Ayrıca, çay tüketen deneklerde öldürücü kalp krizi riskinin de üçte bir azaldığı kaydedildi. Araştırma American Journal of Clinical Nutrition adlı dergide yer aldı.
ÇAY GİBİ DOST OLMAZ
DR TUNCAY FİLİZ Sudan sonra dünyada en çok tüketilen içecek.Bilinen şu kadim siyah çayın sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren kanıtlar gittikçe artıyor.Ancak buna itiraz edenler de var. Harvard Halk Sağlığı Bölümü'nden Dr. Meir Stampfer, "Çayın klinik kalp hastalıklarına karşı koruyucu olduğunu doğrulayamıyoruz." diyor.Mekanizma Bilinmiyor.Halbuki bazı yakın tarihli çalışmalarda çay içmenin koroner arter hastalığının ilerlemesini yavaşlattığı, inme geçirme ve bazı kanserlere yakalanma riskini düşürdüğü bulundu. Yine de hiçbir çalışmada çayın vücutta hangi mekanizmayla etkili olduğu şu ana kadar gösterilemedi.
Damarlarda Tavşan Kanı Kuzey Amerika Çay Ticareti Sağlık Araştırmaları Birliği tarafından desteklenen bir çalışmada, kalp hastalığı olan 50 kişi takip altına alındı.Katılımcılardan bir ay boyunca suyla beraber günde en az dört fincan siyah çay içmeleri istendi.
Boston Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Dr. Joseph Vita, çay içtikten sonra damar fonksiyonunda anlamlı düzelmeler bulduklarını söylüyor.
Eski çalışmalarda flavonoidden zengin gıdalarla beslenenlerde kalp krizi ve inme riskinin daha düşük olduğu bulunmuştu.
Flavonaoidler üzüm,elma,soğan ve siyah çay gibi besinlerde bol miktarda bulunuyor.Kardiyologlar, çayla koroner arter hastalığı riskinde azalma arasında ilişki kurabilmek için daha ileri çalışmalara ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar. Meir Stampfer' e göre çalışmadaki en önemli eksiklik, ölçümlerin hastaların kol arterlerinde yapılmış olması.
kaynak: Dr Tuncay Filiz
KATARAKT ÖNLEYİCİ....
Hintli araştırmacılar, çay içindeki maddelerin kataraktı önlediği görüşündeler.
Göz merceğinin saydamlığını yitirmesi olan katarakt, körlük nedenleri arasında %40'lık bir paya sahip. Çay, birçok hastalık üzerindeki iyileştirici etkilerini, zengin bir antioksidan maddeler deposu olmasına borçlu. bunlar, beden dokularını tahrip eden ve "serbest radikaller" denen kararsız oksijen moleküllerini yok ediyorlar. Haydarabad'daki
L.V.Prasad Göz Enstitüsü'nden moleküler biyolog Dorairajan Balasubramanian, fare yavrularına katarakt yapacak bir madde aşılamış, Sonra farelerin bir grubuna 12 gün süreyle, altı bardak çaya karşılık gelecek ölçüde yeşil çay ekstresi, bir gruba siyah çay ekstresi ve son gruba da yalnızca serum aşılamış. Fareler altı haftalık olunca öldürülmüş ve gözleri incelenmiş. Yeşil ve siyah çay içen farelerde kataraktların, kontrol grubuna göre daha yavaş geliştikleri gözlenmiş. Hintli araştırmacı, bunu çay ekstrelerinin oksidasyon stresini ortadan kaldırması- na bağlıyor ve dünyada en çok çay tüketen ulus olan Çin'de kataraktın az görülmesine dikkat çekiyor.
ÇAYDAN KALBE DESTEK
O bildiğiniz çayın içinde, flavonoidler adı verilen antioksidanlar var. Bunlar, kötü kolesterol LDL'nin oksidasyonunu azaltıyor, kalp krizi riskini düşürüyor.
Becel Sağlık Bülteni'nde, ciddi hastalıkların başında gelen kalple ilgili ilginç bir bilgi var. ABD'de yapılan araştırma, çayın içindeki antioksidan maddelerin, kalp krizini azalttığını ortaya koymuş. Bir bilim adamı, aynı yaşlardaki sağlıklı 340 kişiyle kalp krizi geçiren 340 kişiyi incelemişler. Ve günde en az bir fincan içenlerin kalp krizi riski, % 46 daha azmış.
Vücudumuzda besinlerin yakılması sırasında, serbest oksijen redikalleri denilen, son derece aktif bazı kimyasal maddeler açığa çıkıyor. Bunların asil görevi, vücuda zararlı maddeleri oksitleyerek, etkisiz duruma getirmek. Ama serbest oksijen redikallerinin fazlası, vücudun kendi dokularına zarar veriyor. Birçok hastalığın temelinde de, serbest oksijen redikallerinin zararlı etkileri var.
Flavonoidlerin gücü
Kalp hastalıkları, Alzhemer hastalığı ve kanser türlerinin gelişmesinde, bunlar önemli bir rol oynar. Antioksidanlar ise, serbest oksijen redikallerini etkisiz hale getirerek zararlarını önlüyor. Vücudumuzda LDL denilen kötü kolesterolün oksidasyona uğraması, kalp hastalıklarına neden oluyor. Ama çayın içindeki ''Flavonoidler'' adı verilen antioksiddanlar, işte bu LDL kolesterolün oksidasyonunu azaltıyor.
Posta , 13 / 05 / 1999
ÇAY MUCİZESİ
Günde 4 bardak çay içmek damar sertliğini önlüyor.
Her gün düzenli içilen çayın, özellikle kadınlarda arteroskleroza ( Damar sertliği ) karşı koruyucu olduğu bildirildi. Hollanda'da Wageningen Üniversitesi araştırmacılarından Dr. Johanna Geleinjse başkanlığındaki ekibin yaptığı araştırma, günde 1-2 bardak çay içenlerde damar sertliği riskinin % 46 azaldığını gösterdi.
Kadınlarda daha etkili
Günde 4 barda çay içenlerin damar sertliğine yakalanma riski ise % 69 azalıyor. Yaklaşık 3500 kişi arasında yapılan araştırma çayın koruyucu etkisinin kadınlarda erkeklerden daha fazla olduğunu da ortaya çıkardı, ancak bunun nedeni anlaşılamadı. Çayda bol miktarda bulunan ve '' flavanoidler '' adı verile organik maddelerin damar sertliğine karşı önleyici etkisi olduğu düşünülüyor. Dr. Geleinjse araştırmalarının bu yönde yoğunlaştığını, adı geçen maddenin etkisini incelediğini söyledi. Tıp dilinde arterosklerroz olarak adlandırılan hastalıkta, atardamar duvarları esnekliğini yitirip sertleşiyor ve kan dolaşımında ortaya çıkan bozukluk, kalp krizi ve beyin kanamasına yol açıyor.
Akşam, 14 / 10 / 1999
KANSERE KARŞI KALKAN ÇAY
Araştırmalara göre çay tüketimi kanser riskini azaltmada olumlu etli göstermektedir. Çayın olumlu etkisi kanseri önlemede söz konusu olduğu gibi var olan tümörlerin büyümelerine karşı da etkili olduğu ifade edilmektedir. Çayın mide ve yemek borusu kanserleri üzerinde çok olumlu etkileri meydana getirdiği tespit edilmiştir. Moda, güzellik ve sağlık hakkında ilginç konular yer alan Votre Beaute Dergisi'nin Haziran sayısında yer alan bir habere göre ise 4 barda yeşil çay içmek kalp damar hastalıkları ve kanser riskini azaltıyor, diş çürümelerini ve kemik erimesini önlüyor, migreni geçiriyor. İdrar söktürücü özelliğinden dolayı zayıflama rejimlerinde yardımcı oluyor.
Zümrüt, 14 / 08 / 2000
ÇAY KAN DAMARLARINI ÇALIŞTIRIYOR
Çay tiryakilerine müjde !
Her gün içilen 2-4 fincan çayın kalp hastalarında damarları rahatlatarak çalıştırdığı saptandı. Boston üniversitesi bilim adamlarının yaptığı ve Kuzey Amerika Çay Tacirleri Sağlık Araştırma kuruluşu tarafından desteklenen araştırmada, işlevini yapmayan damarı, çayın harekete geçirebildiği gözlendi.
Boston Üniversitesi'nde yapılan ve ABD'nin New Orleans kentinde süren Amerikan Kalp Birliği kongresinde sunulan bir araştırma, her gün içilen çayın, kan damarlarını iç cidarlarının daha iyi çalışmasına yardımcı olduğu saptandı. Araştırma ekibinin Dr. Joseph Vita, '' Düzenli olarak çay içenlerin enfarktüs veya beyin kanamasına yakalanma riskinin daha az olduğu biliniyor. Ancak şimdi bunun nedeni anlaşılmaya başladı'' dedi.
Boston Üniversitesi bilim adamları çayın, koroner hastası 50 kadın ve erkek arasında yapılan araştırmalarda, deneklerin bir kısmına günde 4 büyük bardak çay içirildi. Diğer grup ise günde 4 büyük bardak su içti.bir ay sonra yapılan kontrolde, çay içenlerde damarların normal çalışmaya başladığı saptanırken, su içenlerde har hangi bir değişiklik görülmediği belirlendi. 2 hafta süreyle düzenli olarak çay içildikten sonra damarların içinde ne olup bittiğini anlamak için ultrason tekniğinden yaralanıldı. Dr. Vita, '' Koroner hastalarının endotelyumunun, kan damarlarının genişleten ve kan akışını artıran nitrik oksit maddesini daha çok salgıladığını gördük '' dedi.
Araştırmacılar, çayın içinde bulunan ve çaya tadını vere flavinoids maddesinin, damarları olumlu etkilediğini düşünüyor. Çayın içinde bulunan kafeinin ise bu konuda bir rolü olmadığı sanılıyor.
NTVMSNBC, 14 / 11 / 2000
ÇAYIN NİMETLERİ
Günde 4-6 bardak çay içmek büyük fayda taşıyor.
ABD'Lİ uzmanların çay üzerin yaptıkları araştırmalar ülkemizde çok sevile bu içeceğin sağlığımız acısından çok faydalı olduğunu ortaya koydu. Çay içinde bulunan antioksidan maddeler vücut için zararlı olan moleküllerle savaştığını belirten uzmanlar, ''Böylece kalp, akciğer , bağırsak kanseri gibi kronik hastalıkların gelişmesi de önlenmiş oluyor'' dedi. Uzmanların yaptığı araştırmalara göre, bir bardak çayda 200mg antioksidan bulunuyor. A, B6, B1, B2 vitaminleri de vücuda enerji vererek doping görevi görüyor. Özellikle potasyum kalp ritmini normal bir şekilde devam etmesine yardımcı oluyor. Uzmanlar günde bir bardak ya da daha fazla çay içen kişilerin kalp krizi geçirme riskinin çay içmeyenlere oranla yarı yarıya daha az olduğunu belirterek günde ortalama 4 yada 6 bardak çay içilmesini öneriyor.
Akşam, 12 / 12 / 2000
SOĞAN , ELMA, ÇAY PROSTATA ENGEL
Dünyanın önde gelen tıp araştırma merkezi Rochester deki mayo Klinik'te yapılan araştırma elma, soğan, ve çayın prostat kanserini ortaya çıkardı. Çinli Prof. Nianzeng Xinğ 2 yıl süren araştırmasında elma, soğan. Ve çayda bulunan Qurecetin denilen maddenin prostata yol açan hücreleri tecrit ederek çoğalmasını önlediğini ortaya çıkardı. Qurecetin maddesinin prostat büyümesi nedeniyle ortaya çıkan idrar yapma zorluğu, idrar yolları iltihabı gibi yan etkileri de geçici olarak ortadan kaldırdığı belirtildi. ABD Tıp Cemiyeti Qurecetin haplarının 2-3 yıl içinde piyasaya çıkacağını açıkladı.
Sabah, 25 / 04 / 2001
ÇAY DNA'LARI KORUYOR
Amerikalı bilim adamlarının yaptıkları son çalışma bir bardak çayın DNA'lara zarar veren genleri önlediğini ortaya çıkardı. Genetik bozulmanın kansere hatta ölüme yol açabileceğini söyleyen uzmanlar hem yeşil çayın hem de siyah çayın içerdiği yüksek miktarda antiokidantlar sayesinde kanserin önüne geçilebildiğini belirtti. Bu araştırmanın çayın DNA'lara olan direk etkisini ortaya çıkardığını vurgulayan uzmanlar çayın yanısıra sütünde benzer faydaları olabileceğinin altını çizdi.
Sabah, 27 / 04 / 2001
KANSERE KARŞI GİZLİ SİLAH , ÇAY
Son yıllarda yapılan birçok araştırmada düzenli olarak çay içilmesinin kansere yakalanma riskini azalttığını gösteriyor. Uzmanlar bunun nasıl gerçekleştiğini araştırmaya başladılar. New Jersey Rutgers Üniversitesi uzmanlarından Dr. Chen yaptığı açıklamada bu gizli silahın siyah çayda bulunan theaflavin-3 monogallat adlı madde olduğunu belirtti. Kısaca TF-2 olarak adlandırılan bu madde normal hücrelere bir etki yaratmazken, kanser hücrelerini bir anlamda intihara sürüklüyor. Tıp dilinde apoptosis adı verilen programlı hücre ölümü, siyah çayda bulunan TF-2 adlı madde etkisiyle kanser hücresinde çok erken gelişiyor.
Dr. Chen çayın kanser tedavisinde kulanılabilmesi için kat edilmesi gereken daha çok yol olduğunu belirtiyor.
Çaydaki etkili maddenin de ait olduğu polifenolleri içersine başka gıdalar da var. Örneğin yeşilçay ve üzüm kabuğu bu gıdalar arasında yer alıyor. Ancak kansere karşı etki siyah çaya olan daha düşük. Laboratuvarlarda bu maddelerin kansere karşı etkilerini güçlendirmek için yoğun çalışmalar yapılıyor.
Hürriyet, 05 / 09 / 2001
BİLİNÇLİ İÇİLDİĞİ TAKTİRDE ÇAY İLAÇ GİBİ
Çayın yemeklerden 1-2 saat önce veya sonra şekersiz ya da az şekerli günde en fazla 5-6 bardak ve açık içilmesi gerektiği belirtildi.
İstanbul - MÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Enver Töre '' içinde taşıdığı zengin mineraller sayesinde bir çok hastalığa iyi gelen çay Türkiye'de bilinçsiz şekilde, hiç ara vermeden sabahta akşama kadar içiliyor '' dedi. Çayın bilinçsiz içilmesinin, kansızlığa, demir eksikliğine, sinirliliğe, gerginliğe ve uykusuzluğa neden olduğunu vurguladı.
Çay sempozyumu
Marmara Üniversitesi ( MÜ ) Fen - Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Enver Töre Türkiye'de çayın bilinçsiz bir şekilde içildiğini belirterek, bunun da kansızlığa, demir eksikliğine, damar sertliğine, sinirliliğe, gerginliğe ve uykusuzluğa neden olduğu bildirildi. MÜ Türkiye Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce, '' Türk Kültüründe Ayrıntılar. '' Çay başlığıyla düzenlenen 2 günlük uluslar arası sempozyum, Üniversitenin Göztepe Yerleşkesi'nde başladı.
Mutluluk Kaynağı
Sempozyumun açılışında konuşan merkez müdürü Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, Türk kültüründe önemli bir yeri olan çayın insana mutluluk verdiğini söyledi. MÜ rektör yardımcısı Prof. Dr. Emre Dönel de 5 bin yıl önce Çin'de tıbbi tedavide, daha sonra da içecek olarak kullanılan çayın Türkiye'ye 19. yüzyılın sonlarına doğru geldiğini hatırlatarak, ''1930 - 1940'li kişi başına düşen çay tüketimi yıllık 60 gramken, bu gün 2,5 kilograma çıkmıştır'' dedi
Nasıl İçilmeli
'' Şifa Bitkisi Çay '' başlıklı bildirisinin MÜ Fen - Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Enver Töre çayın yararlarının yanında içim sonucu zararlı olabileceğini dile getirdi. Doç. Dr. Töre çayın kendi başına asla kilo işaret ederek, şunları kaydetti. '' içinde taşıdığı mineraller sayesinde bir çok hastalığa iyi gelen çay, Türkiye'de bilinçsiz bir şekilde hiç ara vermeden sabahtan akşama kadar içiliyor. Çayın, yemeklerden 1-2 saat önce veya sonra, şekersi ya da az şekerli, günde 5-6 bardağı geçmeden açık içilmesi gerekiyor. Yemeklerden hemen sora çay yemekle birlikte aldığımız demiri yeterli miktarda emilemez hale getirdiği için kansızlığa yol açıyor.
Zarar ve Yararları
Yani çayın bilinçsiz içildiği taktirde kansızlığa, demir eksikliğine, damar sertliğine, sinirliliğe, gerginliğe, ve uykusuzluğa, ayrıca mide asit salgısını arttırarak gastrit ve ülsere neden oluyor. Çayın doğru içildiğinde bir çok hastalığa karşı önemli bir reçete olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Töre yararlarını şöyle sıraladı: Cildi daha canlı ve parlak görünmesini sağlar. Kısırlığı önler. Sindirim ve başaltım sistemine yardımcı olur. Kandaki ve pıhtılaşmayı iltihaplanmayı giderir. Kolesterol ve tansiyonu düşürür. Diş çürümelerine karşı koruyucu etkisi var.
Zümrüt, 14 / 11 / 2001
KANSERE KARŞI ÇAY İÇİN
İngilizler'in yaptığı bir araştırmaya göre, çay içmenin kanseri önlemeden, DNA bozukluklarını düzeltmeye kadar insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri saptandı.Edinbrugh'daki Heriot - Watt Üniversitesi'yle Gıda Araştırma Enstitüsü'nün birlikte yaptıkları araştırmada çayın, genetik özelliklerini belirleyen DNA'yi kontrol altında tuttuğu tespit edildi. Kontrol altında tutulan DNA'lar sayesinde genlerin bozularak kanserli hücrelere dönüşmeleri önlenmiş oluyor.
DNA bozuklukların kansere neden oldukları ifade eden aştırmayı yürüten heyetin başındaki biyokimyacı Michel Schweizer, yaptıkları testlerin DNA'nın bozulmasını önlemede çayın çok yararlı olduğunu gösterdiğini belirterek '' Eğer DNA doğru bir şekilde kopyalanmazsa, yanlış ve bozuk DNA elde edersiniz bu da genlerin genel yapısında bir bozukluğa yol açar. Bu bozukluklar da çeşitli kanserlere neden olur. Çayın flavinoid denilen anti-oksidanlar acısından zengin olduğu öteden beri biliniyor. Bu madde de kanseri önleyici nitelik taşıyor. Kanser riskini azaltıyor '' açıklamasını yaptı.
Schwweizer, sonunda çayın en yararlı gıda olduğunu ortaya cıktığını belitti. Araştırmacı Scheeizer,bu araştırmadan sonra kahve alışkanlıklarının yerini çaya bırakacağını da söyledi.
Türkiye, 24 / 02 / 2002
DOĞAL İLACIMIZ ÇAY
Türkiye'de en fazla tüketilen içecek olan çayın. Bazı hastalıklara karşı ilaç kadar etki ettiği bildirildi. Çayın, vücuttaki zararlı maddeleri yok ettiği, ishali durdurduğu ve börekleri daha iyi çalışmasını sağladığı belirtildi.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fevzi Keleş, yaptığı açıklamada, temel içecek maddesi olan sudan sora çayın en fazla tüketilen içecek olduğunu belirti, uzun yıllardır kullanılan çayda hiçbir katkı maddesi bulunmadığın, insanlara doğal bir ilaç olarak fayda sağladığını söyledi.
Bilimsel bulgular sonucu çayın bir çok faydasının belirlendiğini anımsatan Prof.Dr. Keleş, şöyle devam etti.
'' Çaydaki kafein nedeniyle çayın dinlendirici özelliği vardır. Çay özel teanin maddesi, beynin alfa dalgaları yaymasını teşvik eder. Bu dalgalar, uyuşukluk yapmadan dinlenme özelliğindendir. Kafein sinir sistemini uyarır, damarların gelişmesini, kan devrinin hızlanmasını
sağlar. Çay içenlerde zihin açıklığı olur. Ders çalışırken, kitap okurken verimliliği arttırır.
Kansere karşı koruyor
Ağır ve yağlı yemeklerden 1 saat sora içilen çayın hazmı kolaylaştırdığını ifade eden Keleş, söyle konuştu:
'' Çay, vücutta metabolizma sonucu oluşan zararlı atık ve zehirli maddeleri azaltır ve yok eder. Bu olumlu etki, çaydaki (P) vitamini diye adlandırılan antioksidan özellikli fenolik bileşiklerden kaynaklanır. Çay, bu yönüyle de bazı kanserlere karşı insan vücudunu koruyor. Çaya rengini veren fenolik bileşikler, damar çeperlerini güçlendiriyor. Sonuçta damar çeperleri yırtılması sonucu meydana gelebilecek, başta beyin kanaması olmak üzere her türlü kanama riskini azaltıyor.''
Dış için faydalı
İçerdiği mineral maddeler nedeniyle vücuttaki mineral madde dengesinin kurulmasında sudan çok çayın etkili olduğunu belirten Keleş, çayın özellikle yaz aylarında susuzluğun giderilmesinde daha çok tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Prof.Dr. Keleş, söyle devam etti:
Mineral maddeler nedeniyle dış sağlığı için çay içilmesi çok önemlidir. Çaydaki teobromin ve teofilin maddeleri de idrar sökücü özelliği sahiptir. Böbreklerin düzenli çalışmasını sağlayan çay, böbrek yetmezliği olanlara işe olumsuz etki yapabilir. Çok koyu çay, normal insanlarda kabızlık yapabiliyor. Ancak ishal olanların koyu çay içmesi sonucu da ishal önlenmiş olur.''
Prof.Dr. Keleş, çay banyolarının, sıcak çay emdirilmiş temiz tülbent veya pamukla yapılan kompres ve pansumanların, göz ve ciltteki bazı rahatsızlıkları giderdiği, dış derideki hemoroid memelerini küçülttüğü ve ağrıları dindirdiğini kaydetti.
Karadeniz, Takvim, Vakıf, Güneş, 26 / 02 / 2002
KANSERİN ÇARESİ ÇAY
Siyah ve yeşil çayın, kalp hastalıkları riskinin yanı sıra mide ve yemek borusu kanseri riskini de azalttığı saptandı. Amerika Kanser Araştırma Kuruluşu'nun 93.kongresinde, konuyla ,ilgili yaptıkları bır araştırmanın sonucunu açıklayan ABD'deki Keck Tıp Okulu Ve Çin'deki Şanghay Kanser Enstitüsü Uzmanları, çayın içindeki antioksidan bileşik polyphenols'un midede kansere neden olabilen kimyasal maddeleri parçalayarak yok ettiği bildirildi. Araştırmayı 45-64 yaş grubunda 18nin 344 erkek denek üzerinde yapan Amerikalı ve Çinli bilim adamları, çay içenlerinin idrarlarında kansere yol açan maddelerin daha az , mide ve yemek borusu kanserinin yarı yarıya az görüldüğünü açıkladı. Havuç, ıspanak,meyve ve diğer sebzelerde bulunan anti kanserojen madde karoten'i yeterli derecede almayan, sigara ve alkol tüketen ve midelerinde H pylori bakterisi bulunan kişilerde mide kanseri riski bulunur.
Yeterli miktarda çay içen ve mide sağlığına önem veren kişilerde ise bu risk azalıyor. Bilim adamları, çayın içindeki polyphenols maddesinin kansere yol açabilen kimyasal etkenleri önleyici etki gösterirken, C ve E vitamini gibi, proteinleri ve DNA'yi oksitlenmenin meydana getirdiği hasardan koruduğunu, sağlıklı hücrelerin hasar görmesini önlediğini ve kanser tümörlerinin büyümesini durdurduğunu bildirdi.
Ntvmsnbc,Türkiye, Milliyet, 09 / 04 / 2002
SİYAH ÇAYIN KALP KRİZİ RİSKİNİ AZALTIĞI SAPTANDI
Hollandalı bilim adamları, siyah çayın kalp krizin riskini azalttığını saptadı
Daha önceki araştırmalarda, siyah çayın içindeki flavonoids maddesinin kalp hastalıkları riskini azalttığı belirlenmişti. Siyah çayın, öldürücü ve öldürücü olmayan kalp kasındaki beşleyici damarın tıkanması hastalığı üzerindeki etkisini inceleyen uzmanlar, çayın kalp krizi riskini azaltarak, hastalığın öldürücü etkisini düşürdüğünü saptadı.
Yaş ortalaması 55 olan 4807 denek üzerinde 7 yıl araştırma yapan uzmanlar, deneklerin yaşam şekli ve beslenmelerinin kalp hastalıkları üzerindeki etkisini araştırdı. Araştırma sonucunda, günde 375ml. Çay tüketen deneklerde, çay içmeyen deneklere göre kalp krizi riskinin yarı yarıya azaldığı gözlendi. Ayrıca, çay tüketen deneklerde öldürücü kalp krizi riskinin 3'te 1 azaldığı kaydedildi. Çayın içindeki anti kanserojen flavonoids maddesinin, damarlardaki hasar üzerinde etkili olduğuna değinen uzmanlar, çayın kalbi besleyen damarlar üzerinde de iyileştirici etkisinin bulunduğunu belirtiyor.
Amerikan Journal of Clinical Nutrition adlı dergide yer alan araştırma raporunda, genellikle yaşlı insanların çay ve anti kanserojen maddeler içeren sebze ve meyve tüketimine önem vermeleri gerektiğine işaret edildi.
Ntvmsnbc, 26 / 04 / 2002
ÇAY HAYAT KURTARIYOR
Amerikan kalp vakfı, haftada en az 14 fincan çay içmenin kalp krizinden sonra yaşama şansını arttırdığın açıkladı. Vakfın bülteninde yayınlanan habere göre kalp krizi geçirdikten 4 gün sonra 1900 hastanın çay tüketimi 4 yıl süreyle izlemeye alındı. 1019'u hiç içmeyen, 615'i haftada 14 fincandan az içen, 266'sı ise tiryaki olan bu hastaların 313'ü öldü. Ölenlerin hiç çay içmeyen 1019'luk gruptan olduğu belirlendi.
Hürriyet, 08 / 05 / 2002
KALP KRİZİ GEÇİRENLERE ÖNERİ
Günde 2 fincan çay, ölüm riskini yüzde 44 düşürüyor.
Günde en az 2 fincan çay içenler, kalp krizi sonrası 3 yıl içinde ölme riskini % 44 oranında azaltıyor. Amerika'daki dünya çapında saygınlığa sahip Harvard Üniversitesi tarafından gerçekleştiren araştırmaya göre kalp krizi geçiren kişilerin günde en az 1*2 fincan çay içmesi gerekiyor.
Dr. Keneth Mukamal ve ekibinin gerçekleştirdiği araştırma 1900 Amerikalı kalp hastası üzerinde yürütüldü. Hepsi bir kez kalp krizi geçiren hastalar, 1 fincan çay içenler, 2 ve daha fazla fincan çay içenler ve içmeyenler olarak gruplara ayrıldı.
Düzenli içilmeli
Araştırma sonucu, günde 2 fincan ve daha fazla fincan içenlerin kalp krizi geçirdikten sonra 3-4 yıl içersinde ölme riskini, çay içmeyenler göre % 44 oranında azaldığı görüldü. Günde sadece 1 fincan çay içenlerde ise bu oran % 28 olarak belirlendi.
Dr. Mukamal , '' düzenli olarak çay içenlerin ölüm oranının daha düşük olduğunu belirledik. Çayın, kalp krizi sonrası ölüm riskini düşürmesinde cinsiyet, yaş, obezite, yüksek tansiyon yada sigara tüketimi gibi faktörler hiç fark etmiyor'' diye konuştu. Dr. Mukamal, çayın bu denli faydalı ve etkili oluşundaki sebebin, içerdiği kan pıhtılaşmasının ve damarların tıkanmasını önleyen antioksidan türü '' flavonıid '' maddesi olduğunu belirtti.
Sabah, 08 / 05 / 2002
ÇAY KEMİK YOĞUNLUĞUNU KORUYOR
Tayvan'ın Ulusal Çeng Kung Üniversite Hastanesi'nden bilim adamları, çayın başta bel ve kalça olmak üzere tün vücuttaki kemiklerin mineral yoğunluğunu koruyucu etkisinin açıkça ortaya çıktığını belirttiler.
Araştırmacılar, çaydaki ve özellikle yeşil çaydaki florür seviyesinin yüksek olmasının zaman içinde kemik yoğunluğunun artmasına yardımcı olabileceğini söylediler.
Bilim adamları, kemiklere yarar sağlayan çok çay içmek değil, çay alışkanlığının süresi olduğuna dikkat çektikleri. Çayın kemikler üzerindeki etkisinin on yıldan fazla süreden beri düzenli çay içenlerde görüldüğü görüldü.
Araştırma, çay içme alışkanlığı olan 497 Çinli erkek ve 540 Çinli kadın üzerinde yapıldı. Çayın, sağlık üzerinde etkisi olan 4 bin kimyasal bileşik ihtiva ettiği belirtiliyor.
Ntvmsnbc, Türkiye, 13 / 05/ 2002 Ana Sayfa
kaynak: http://www.rtb.org.tr/tea.asp
ÇAY, MIDE VE YEMEK BORUSU KANSERINI DE ÖNLÜYOR CHICAGO (A.A) - 08.04.2002 - Siyah ve yeşil çayın, kalp hastalıkları riskinin yani sıra mide ve yemek borusu kanseri riskini de azalttığı saptandı. Amerikan Kanser Araştırma Kurulusu`nun 93. kongresinde, konuyla ilgili yaptıkları bir araştırmanın sonucunu açıklayan ABD`deki Keck Tip Okulu ve Çin`deki Sanghay Kanser Enstitüsü uzmanları, çayın içindeki anti oksidan bileşik polyphenols`un midede kansere neden olabilen kimyasal maddeleri parçalayarak yok ettiğini bildirdiler.
Araştırmayı 45-64 yas grubundaki 18 bin 344 erkek denek üzerinde yapan Amerikali ve Çinli bilim adamları, çay içenlerin idrarlarında kansere yol açan kimyasal maddelerin daha az, mide ve yemek borusu kanserinin yari yariya az görüldügünü açıkladı. Havuç, ıspanak, meyve ve diğer sebzelerde bulunan anti kanserojen madde karoten`i yeterli derecede almayan, sigara ve alkol tüketen ve midelerinde H pylori bakterisi bulunan kişilerde mide kanseri riski bulunuyor. Yeterli miktarda çay içen ve mide sağlığına önem veren kişilerde ise bu risk azalıyor.
Bilim adamları, çayın içindeki polyphenols maddesinin kansere yol açabilen kimyasal etkenleri önleyici etki gösterirken, C ve E vitamini gibi, proteinleri ve DNA`yi oksitlenmenin meydana getirdiği hasardan koruduğunu, sağlık hücrelerin hasar görmesini önlediğini ve kanser tümörlerinin büyümesini durdurduğunu bildirdiler.