Büyük İslâm âlimi olan İmâm-ı Rabbânî hazretlerine, bir gün, bir müezzin gelerek; - Efendim, ezânda okuduğumuz Allahü ekberin mânâsı nedir? diye sordu.
- Buyurdu ki: Allahü ekber demek, Allahü teâlâ, büyüktür. Ona bir şey lâzım değildir. Kullarının ibâdetlerine de muhtaç olmaktan büyüktür. İbâdetlerin Ona hiçbir faydası yoktur, demektir.
Tekrar sordu:
- "Eşhedü en lâ ilâhe illallah" ne demek?
- Kibriyâsı, büyüklüğü ile ve kimsenin ibâdetine muhtaç olmadığı halde, ibâdet olunmaya Ondan başka kimsenin hakkı olmadığına şehâdet eder, elbette inanırım. Hiçbir şey Ona benzemez.
- "Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah":
- Muhammed aleyhisselâmın, Onun gönderdiği Peygamberi olduğuna, Onun istediği ibâdetlerin yolunu bildiricisi olduğuna ve Allahü teâlâya, ancak Onun bildirdiği, gösterdiği ibâdetlerin, yaraşır olduğuna şehâdet eder, inanırım.
- Hayye âlessalâh, hayye âlelfelâh:
- Müminleri, felâha, saadete, kurtuluşa sebep olan namaza çağıran iki kelimedir.
- Allahü ekber:
- Ona lâyık bir ibâdeti kimse yapamaz. Herhangi bir kimsenin ibâdetinin Ona lâyık, yakışır olmasından, çok büyüktür, çok uzaktır.
- Lâ ilâhe illallah:
- İbâdete, karşısında alçalmaya müstehak olan, hakkı olan ancak Odur. Ona lâyık bir ibâdeti kimse yapamamakla beraber, Ondan başka kimsenin ibâdet olunmaya hakkı yoktur.
Nasîhat etmek
Bir gün de bâzı sevdikleri;
- Efendim, nasîhat nasıl olmalıdır? diye sordular.
Cevabında;
- Nasîhat, fitneye, zarara sebep olmamalıdır, buyurdu.
- Nasıl yâni? dediler.
- Meselâ alay edenlere, zarar yapacak olanlara nasîhat verilmez.
- Başka hocam?
- Ayrıca nasîhat, birinin yüzüne karşı olmamalı, umûmî olarak, ortadan söylenmelidir.
Alıntıdır..
- Buyurdu ki: Allahü ekber demek, Allahü teâlâ, büyüktür. Ona bir şey lâzım değildir. Kullarının ibâdetlerine de muhtaç olmaktan büyüktür. İbâdetlerin Ona hiçbir faydası yoktur, demektir.
Tekrar sordu:
- "Eşhedü en lâ ilâhe illallah" ne demek?
- Kibriyâsı, büyüklüğü ile ve kimsenin ibâdetine muhtaç olmadığı halde, ibâdet olunmaya Ondan başka kimsenin hakkı olmadığına şehâdet eder, elbette inanırım. Hiçbir şey Ona benzemez.
- "Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah":
- Muhammed aleyhisselâmın, Onun gönderdiği Peygamberi olduğuna, Onun istediği ibâdetlerin yolunu bildiricisi olduğuna ve Allahü teâlâya, ancak Onun bildirdiği, gösterdiği ibâdetlerin, yaraşır olduğuna şehâdet eder, inanırım.
- Hayye âlessalâh, hayye âlelfelâh:
- Müminleri, felâha, saadete, kurtuluşa sebep olan namaza çağıran iki kelimedir.
- Allahü ekber:
- Ona lâyık bir ibâdeti kimse yapamaz. Herhangi bir kimsenin ibâdetinin Ona lâyık, yakışır olmasından, çok büyüktür, çok uzaktır.
- Lâ ilâhe illallah:
- İbâdete, karşısında alçalmaya müstehak olan, hakkı olan ancak Odur. Ona lâyık bir ibâdeti kimse yapamamakla beraber, Ondan başka kimsenin ibâdet olunmaya hakkı yoktur.
Nasîhat etmek
Bir gün de bâzı sevdikleri;
- Efendim, nasîhat nasıl olmalıdır? diye sordular.
Cevabında;
- Nasîhat, fitneye, zarara sebep olmamalıdır, buyurdu.
- Nasıl yâni? dediler.
- Meselâ alay edenlere, zarar yapacak olanlara nasîhat verilmez.
- Başka hocam?
- Ayrıca nasîhat, birinin yüzüne karşı olmamalı, umûmî olarak, ortadan söylenmelidir.
Alıntıdır..